19 Kasım 2007 Pazartesi

SEN HİÇ "KÖPEK GİBİ" SEVDİNMİ...

Blogumda aslında yemek tarifi veriyorum genellikle, ama cumartesi günü gazetede okuduğum bir yazı beni hayvan sever olarak o kadar çok etkilediki, bu yazıyı hiç değiştirmeden bloga koymak ve hayvan seven yada sevmeyen insanlarında okumasını istedim. Belki birçok kişi okumuştur ama okumayanlarda vardır. İşte buyrun bugünde yemek yerine bu yazıyı okuyalım...
Burada bir köpeğin ölesiye sevgisinden söz ediyor. Gamze Erkök. Bu köpeğin sahibine olan bağlılığını ve aşkını bire bir yaşamış biri olarak, Sissy'nin öyküsünü gazete okurları ile paylaşıyor. Onu anarken hala gözlerinin yaşarmasına engel olamadığını söylüyor...
Sevgili dostlar...
25 gün süren sessiz sancım, uykusuzluğum, keyifsizliğim az önce yerini keskin bir sancıya bırakarak bitti.
Sissy'yi anlatayım size...
Hani,Orta Batı Amerika'nın tipik şanssız köpeklerinden birisi olan Sissy'yi. Bakımsız, sevgi yoksunu, çoğu geceler aç, susuz, ayazda, sıcakta, bağlı olduğu kısacık zincir ucunda, loş ışığın aydınlattığı derme çatma treylerdeki yaşlı kadın siluetine aşık Sisiy'yi.
Hiç şikayetçi değildi hayatından aslında. Önünde yemek konmaması, küflü suyunun içindeki otlar, vicudunu delik deşik eden sivrisinekler, kıvrılıp ayaklarına batmış tırnaklar, hatta havlamasın diye alınmış ses telleri bile umurunda bile değildi. Bazı akşmlar yaşlı kadın onu treylerin içine alıyordu ya? O akşamların özlemi ile yaşamak, o hayatının tek aşkı kadınla olabilme ümidi, 7 yılını mutlulukla doldurmuştu Sissy'nin.
Ta ki o geceye kadar... Hiç tanımadığı bir takım kötü adamlar içeriye girmiş ve Sissy, gözlerini ayırmadan seyrettiği yaşlı kadını havlayıp uyaramamıştı bile. 82 yaşındaki, hayatının aşkına, biricik annesine o kötü adamlar tecavüz etmişler, Sissy onları, eksik gedik dişleri ile durdurmaya çalışmış, tekmelenmiş ve beceriksizliğinden dolayı kendisini suçlayarak, bir kenarda donup kalakalmıştı.
Felaketler felaketleri kovaladı. Aşık olduğu tek varlık, bir takım iyi adamlar tarafından, alınıp götürülmüştü. Sissy bilemedi annesinin bir huzur evin kapatıldığını; onu öldü zannetti. Aslında ölmüş sayılırdı. Huzur evinden dönüş hiç görülmemiştiki. O anda intihar etmeye karar verdi. Yemedi, içmedi gözünü asla kırpmadı. Ben, bu acıklı olayı 20. gününde haber aldım. Sissy'yi aldım eve getirdim. Sevdim, okşadım, en lezzetli yemekleri önüne koydum, evdeki kediler ve köpeğim şefkatle yaklaştılar, canım Ebru'cuğum onlarca ilaçlar, bilgiler gönderdi, tırnaklarını kestim, banyo yaptırdım, günlerce işe gitmedim, şırınga ile her 4 saatte bir zorla da olsa yedirdim, geceleri sarılıp uyudum. Sissy hiç uyumadı,hep düşündü, düşündü, düşündü Hep o bir daha göremeyeceği aşkını düşündü. Bir kere bile yüzüme gözünü değdirmedi, aşkına asla ihanet etmedi Sissy. 4 gün veterinerde kaldı. Ankara'daki sorumluluğum altında olan 400 hayvandan özür diledim. Sizlere emanet ettim ve onların rızkından kesip veterinere bir servet ödedim. Her türlü test yapıldı, her organı mükemmel işliyor, ama kalbi kırıktı Sissy'nin. Ve o konuda tıbbın elinden bir şey gelmiyordu. Yaşamak istemiyordu artık.
Veteriner hekimin ilk önerisi "uyutalım" idi, ısrarım ile anesini görmesi ve onun eli ile bir defaya mahsus dahi olsa beslenmedi idi. Ancak bu Sissy'yi hayata geri döndürecek çare idi. Titizlikle süslendik, huzur evine gittik, yalvardım, yalvardık... Kabul etmediler; Sissy'nin son defa annesini görmesini. Nihayet taş kalpler yumuşadı, Sissy'nın bal gözlerine değil ama benim göz yaşlarıma dayanamadılar.Pazargünü Sissy'nin büyük aşkı, hayatında sevdiği ilk ve son varlık lan, birtanecik annesinigörme izni çıktı. Gece Sissy'ye bu güzel haberi verdim. İlk defa gözleri güldü ve ilk defa kuyruğunu salladı.O pazar sabahıişe gitmedim, çişini, kakasını yaptı.İkimizde keyifli idik. Birden durdu... Sendeledi. Yorulmasın diye kucakladım, içeriye soktum. Tam yatıracaktım ki...Bir bebek ağlaması gibi inilti çıkardı, olmayan ses telleri ile. Yüzüme ikinci defa baktı. Gözlerinden bir damla yaş süzüldü ve o aşkla dolukalp kırılıverdi..
Belki sevinçten, belkide acıdan. Güzeller güzeli, çok sevmiş ama hiç sevilmemiş, buna rağmen aşkından hiç vazgeçmemiş Sissy'nin sırça kalbi, kollarımda un ufak oluverdi. Sissy'nin gözleri açık gitti.
Siz hiç "köpek gibi" sevdinizmi? ben sevevemedim... Keşke sevebilseydim...
Bu yazıyı gazeteden hiç bir kelimesini değiştirmeden yazdım yazıyı gönderen GAMZE ERKÖK
http://www.haykod.org/ Hayvanları Koruma Derneği ANKARA..
Sevgili arkadaşlar bugün ben bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedim okuysanız çok teşekkür ederim hoşçakalın...

13 yorum:

Betül dedi ki...

günaydın melekçim
yazını okudum canım köpek en sevdiğim hayvanlardan biridir, günün birinde bahçeli evim olursa bakmak isterim, şu sadakati yok mu insanlarda bile olmayan, işte ona hayranım.... sevgiler canım

nil-nennenmutfakta dedi ki...

slm canım yazını okuyunca çok fena oldum.Bende hayvancıklara hiç kıyamıyorum .İnsanı karşılık seven yeryüzündeki melekler olduklarını düşünüyorum.Sevgiler canım...

Adsız dedi ki...

Merhaba^^ PORSELEN DEMLİK 4 E^^ katılan dostlar

EV SAHİBİMİZ: http://recaysev.blogcu.com



Akşam üstü sohbetine gelen dostlara,
Hanımlarla yapılan günlere,
Beş cayına gelen misafirlere,
Herbiri birbirinden lezzetli tarifler.
Çayın en iyisi^^ porselen demlik^^te,en güzel ^^cay tarifleri^^de burada olacak inş..


emeginize saglık diyorum ve son sözü marifetli ellerinize bırakıyorum.
Hazırlamış oldugunuz tarif hazırsa nasibimin yada recaysevin ön sayfasında bildirebilirsiniz.
KATILAMAYANLARIN BİZZAT BEN KATILAMIYORUM YAYIN YAPAMAYACAĞIM DEMESİ İYİ OLUR..
BASLIK^^ PORSELEN DEMLİK 4^^ OLACAK
Gözden kacma olasılıgı olmaz o zaman.
SON GÜN 25 Kasim PAZAR

EMEKLERİNİZE TESEKKÜRLER
SELAM VE DUA İLE

Serap'la turuncu lezzetler dedi ki...

merhaba arkadaşım:)
bu yazıyı geçen hafta Belginciğimde yayınladı ben onda okudum ilk defa ve çok duygulandım gözlerim dolu dolu okudum keşke bizlerde böyle karşılıklız sevgi ve sadakat gösterebilsek birbirimize keşke köpek gibi sevebilsekk....
çok öpüyorum canımcım

Ayşe'nin Mutfağı dedi ki...

hayvanları uzaktan seven biriyim çünkü çok korkuyorum yaklaşamıyorum
çok acı bir hikaye

inci dedi ki...

canım arkadaşım beni çok duygulandırdın....ne kadar güzel bir insansın sen....bu yazıyı bizimle paylaştığın için teşekkürler....Arkadaşın Nilgün'ün yaptığı kurabiyeleri çok beğendim....afiyet olsun canım....hepimiz için sevgi dolu bir dünya diliyorum.....

birten dedi ki...

ne kadar sadiklar ve nekadar bagimlilar..hayvanlari severim ama en cok köpekleri..hikayede cok güzel,iyiki yazmissinda okuma sansim oldu:)) cok sagol,lahana sarmasina bayilirim,cok güzel görünüyor..ama kendim yapmasini hic denemedim cok zordur..üzüm yapragi yumusak onu yapabiliriyorum ama lahanaya cesaret bile edemedim...

Tijen dedi ki...

Gerçekten çok güzel dostlar. En sadık da onlar sanki.

Adsız dedi ki...

canım selamlar..
bu yazıyı sefertasında (belgın ablamda) okumustum..
ınsan gercekten cok fena oluyor..
cok opuyorum hayatım seni.. kendine iyi bak:)

Adsız dedi ki...

slm canım..

canım yaa...çok kötü...bunları hissttirebilecek kadar ...nasıl bir köpek bu...

iyilik sadece insanlara yapılmaz...doğadaki bütün varlıklar hakediyor...

paylaşımın için teşekkürler...

Adsız dedi ki...

bende hayvanları çok severim.genç kızken bir sürü kedim vardı.mahvoldum burda gene.aynı yazıyı sefertası arkadaşımdada okumuştum.çok hazin bir hikaye.bu sadık dostlarımızı sevelim ve koruyalım.öptüm canım.

Adsız dedi ki...

Çok lezzetli görünüyor..Ellerine sağlık hemşo

Cafe Gusto dedi ki...

Sevgili Melek bu yazıyı paylaştığın için çok teşekkür ederim sana..Ben tam 11 yıl Daisy ile yaşadım.Ona köpek diyomuyorum çünkü o benim çocuğum gibiydi.1 aylıkken almıştım 11 yıl gözüm gibi baktım onun o sevgisinin sonsuzluğunu her defasında yaşayarak gözlemledim.Çıkarsız ve o kadar tek taraflı bir sevgisi varki tıpkı anne gibi.O da sınırsız sever ya..Canım Daisy'im kanserden öldü.Denir mi bilmiyorum ama yine de Allah rahmet eylesin diyorum.Benimle 11 yılını paylaştığı için...sevgiler...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...