4 Ekim 2008 Cumartesi

4 EKİM HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ ve BİR KÖPEĞİN AĞZINDAN...:(

Bugün hayvanları koruma günü, ülkemizdeki hayvan haklarıyla bu zavallıcıkları ne kadar koruyabilirsek tabiii!!!!!
Bu korumasız bizlerden en çok sevgi bekleyen hayvanları koruyalııım lütfen sevmek şart değil sevmeyebilirsiniz ama en azından eziyet etmeyelim.....

Çok acımasız insanlar var, bu dünya sadece onlar için yaratılmış sadece onların yaşama hakkı varmış hayvanlara ellerinden gelen kötülüğü yapmak sanki en doğal haklarıymış gibi davranan...

Aslında dinimizde bile hayvanlara eziyet etmeyin emrediyor....
Hadisler...
Rahmetime ulaşmak isterseniz, yarattıklarıma şefkat ve merhametle muamele ediniz. Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.

Hayvanlara işkence yapan kişileri yüce Allah rahmetinden uzak kılsın.

Hazreti Peygamber, hayvanlarının yüzlerine vurularak dövülmesini, dağlama yöntemi ile damgalanmasını yasaklamıştır.

Yüce Allah Kıyamet Günü’nde bir serçeyi bile haksız yere öldüren kimseden hesap soracaktır.

Allah’ın Elçisi köpeklerin de soyları devam etmesi gereken bir canlı türü olduğunu bildirmiş, onların gereksiz yere öldürülmesini yasaklamıştır.

Hayvanların dövülmesi, işkence edilmesi ve zevk için öldürülmesi haramdır.

Ben buradan DENİZLİ BELEDİYESİ'ne teşekkür etmek istiyorum...
Hayvanları itlaf eden birçok belediye görüyoruz televizyonda, aslında ne kadar aciz olduklarının kanıtı oluyor bu yaptıkları.

Denizli belediyesi'nin çok güzel uygulaması var, sokak hayvanları için harika bir klinik açtılar sokaklardaki köpekleri yakalayıp klinikte kısırlaştırıp prazit ve kuduz aşılarını yapıp aldıkları bölgeye bırakıyorlar..

Bahçeme gelen hamile bir kedim vardı ama benim bahçemde doğurmadı çünkü köpeğim var. doğum yaptı ve yavrularını hiç görmedim uzun bir süre ortalıkta görünmedi 3 ay kadar sonra bir gün baktım bir gözü yerinden oldukça fırlamış iltihaplı bir yavru kedi var ve benden kaçmıyor, insana alışkın daha sonra da annesini görünce anladımki benim hatunun yavrusu.

Hemen veteriner hekimimizi aradım böyle böyle bir kedi var ne yapmalıyım onun söylediklerini yaptım arkada bir odamız var oraya kapattım damla alıp geldim saban akşam damlasını yaptım ama hiç bir gelişme yok.

Tekrar vet'mizi aradım getir ben bi bakayım dedi baktı fakat yapacak bişey yok bu gözün alınması lazım bunu hayvanları koruma derneğine götür onlar hallederler zor bir ameliyat dedi.

Hemen aldım götürdüm 15 gün bizde kalması gerek iyileşince ararız gelir alırsınız dediler.
15 gün sonra dayanamadım ve aradım tedavisi tamamlandı alabilirisniz dediler. Gözünü almışlar aşılarını yapmışlar vede kısırlaştırmışlar oldukça güzel bakmışlar bende minik yavruyu annesine teslim ettim:))
Sokaktaki kedileri bile eğer yakalayıp götüren olursa kısırlaştırıyoruz dediler. Harika bir çalışma her belediye bu şekilde çalışmalı bence...

Kısırlaştırılmamış bir çift köpeğin yavrulamasıyla sayıları altı yıl sonra 67 bine ulaşıyormuş!!!!!!!!!!

Lütfen bütün hayvanlara özellikle sokak hayvanlarına karşı biraz olsun şevkât gösterelim....
Daha öncedenden yer verdiğim bu yazıyı yeri gelmişken tekrardan sizlerle paylaşmak istedim....
Üzerinden seneler geçti, şimdi hatırlıyorum da, ben yavruyken şirinliklerime katıla katıla güler, beni yavrum diye çağırırdın.

Birkaç delinen ayakkabı ve katledilen yastığı saymazsak, kısa zamanda senin en vazgeçilmez dostun oldum. Ne zaman bir muzırlık yapsam bana parmağını sallar ve "nasıl yaparsın" diye çıkışırdın. Ne var ki hemen arkasından kızgınlığın geçerdi ve beni yere yatırı, göbeğimi okşardın.

Çok meşguldün o aralar... Dolaysıyla tuvalet eğitimim tahminimizden uzun sürdü ama el ele verip üstesinden gelmiştik. Sana sokulup da koynuda geçirdiğim geceleri unutamam. sen farkında değildin belki am ben senin rüyalarını ve hayallerini gizlice dinler, bundan daha mutlu olunamayacağına kanaat getirirdim.

Beraberce uzun yürüyüşlere çıkar, parklarda koşuşturur, dondurma yerdik hatırlıyormusun? Bana sadece külahını verirdin dondurma bana dokunur diye. Ve evde senin işten dönüşünü beklerken sırtımı ılık güneşe verir, huzurlu derin bir uyku çekerdim.

Zamanla işinde daha fazla zaman geçirmeye başladın, boş zamanlarında da kendine bir eş aramaya koyuldun. Ben seni her zamanki gibi sabırla bekledim, sana hayal kırıklıklarınve acılarında teselli oldum. Yanlış kararlarını hiç bir zaman kınamadım, her defasında seni büyük bir sevinçle karşıladım. Sonunda birine aşık oldun ve evlendin.

BARINAĞA TERK EDİLDİM..

Ne varki eşin köpeklerden pek hazzeden biri çıkmadı. Yine de ben onu sevinçle karşıladım ve ona sevgi gösterim. Mutluydum, çünki sen mutluydun. Sonra insan bebekler geldi aramıza. Yeni yavruların heyecanını sizinle aynen paylaştım. Onların pespembe yumuşacık tenleri, mis gibi bebek kokuları beni heyecanlandırıp hayran bırakıyordu. Ben de onlara annelik etmek istiyordum. Ne yazık ki-her nedense- hem eşin hem de sen onlara zarar vereceğime kanaat getirdiniz ve beni ayrı bir odaya kapattınız hep. Oysa ben sevgiden mahrum kaldıkça, onlara olan sevgim daha çok arttı. Bilmediniz hiç.

Çocuklar büyüdükçe onların en yakın dostu oldum. Tüylerime tutunup tombul bacaklarının üzerinde ilk adımlarını attılar, minicik parmaklarını gözlerime soktular, kulaklarımın içini karıştırdılar, burnuma öpücükler kondurdular. Gerektiğinde onları hayatım pahasına korumaya hazırdım. Ama bu arada senin dokunuşuna ise hasret olmuştum. "köpeğin var mı?" sorusuna, cüzdanından resmimi çıkarıp,hakkımda şirin hikayeler anlattığın zamanlar artık geride kalmıştı. Senin köpeğin olmaktan çıkıp itin biri oldum; bana yaptığın her masraf sana batmaya başladı.

Sonunda da başka bir şehre tayinin çıktı. Yeni apartmanınızda sana ve aile yer vardı ama bana yoktu. Ailen için en doğru kararı verdin belki ama unutma ki, bir zamanlar ailen sadece benden ibaretti.

Son araba gezintimize çıktığımızda heyecanlıydım. Ta ki barınağa varana kadar. Barınak köpek, kedi, korku ve umutsuzluk kokuyordu. Gereken evrakları doldurduğunu ve "ona çok iyi bir ev bulacağınıza eminim" dediğini hatırlıyorum. Omuz silkip sana karamsar bir bakış attılar. Onlar orta yaşlı, terk edilen bir köpek veya kedinin akıbetinin farkındaydılar.

Oğlunun tasmama yapışan elini zorla açmak zorunda kaldın.Çığlık çığlığa haykırmasına aldırmadın belki ama ben onun adına hem üzüldüm hem de çok endişelendim. Endişem, ona o anda arkadaşlık, sadkat, sevgi ve sorumluluk, bir cana duyulan saygı konusunda vermiş olduğun hatalı hayat dersinde yatıyordu. Başıma son bir kere dokunup bana veda ettin, göz göze gelmemeye özen gösterdin. Gitmen gereken yerler, yetişmen gereken işler vardı ve zaman aleyhine çalışıyordu nasıl ki şimdi de benim aleyhime çalıştığı gibi.

Sen ayrıldıktan sonra, barınaktaki iki tatlı kadın taşınacağı aylar öncesinden bildiğin halde bana uygun bir yuva bulmak için en ufak bir çaba sarf etmediğinden yakındılar. Sadece üzüntü içinde başlarını sallayıp "nasıl yaparsın" sordular arkandan.

Barınakta, zamanları izin verdiği ölçüde bizimle ilgileniyorlar. Bizi besliyorlar tabiiki ama bende iştah falan kalmadı. Önceleri ne zaman biri kafesime yaklaşsa sensindir diye kafesin önüne koşardımm. Belki kararını değiştirdin, belki bunların hepsi kötü bir rüyadan ibaretti veya belki bana acıyan biri beni kurtarmaya gelmişti... Ama anladım ki şirin yavru köpeklerle bu konuda yarışmam söz konusu bile değil. İşte o zaman kaderime razı olup kçşeme çekildim ve akıbetimi beklemeye koyuldum.

VE ÖLÜM...

Önce ayak seslerini duydum onun. El ayak çekildikten sonra beni kafesimden çıkardı. Onu uslu uslu koridorun sonundaki odaya kadar takip ettim. Sessiz, sakin bir odaydı. Beni yavaşça kaldırdı ve masanın üstüne koydu, başımı okşadı, kulaklarımın arkasını kaşıdı, tasalanmamamı söyledi. Kalbim heyecanla çarpıyordu ama aynı zamanda içimi de sonsuz bir huzur kapladı. Sayılı günlerim dolmuştu demek ki ... Kendimden çok onun için üzülüyordum. Üzerimdeki yük çok ağırdı, onu eziyordu ve beraberliğimiz süresince senin de her ruh halini anladığım gibi onun da içinde bulunduğu durumun farkındaydım.

Eli çok hafifti, gözünden akan yaşları görmesem, ön patimdeki damarıma bağladığı turnikeyi neredeyse fark etmeyecektim bile. Seneler önce seni de teselli ettiğim gibi, hafifçe elini yaladım. İğnenin ucunu usulca damarımdan içeri kaydırdı. Önce hafif bir sızı, arkasından damarımda dolaşmaya başlayan buz gibi sıvıyı hissettim.

Kafam ve gözlerim ağırlaştı ve onun merhamet dolu gözlerine bakarak son defa "Nasıl yaparsın" diye fısıldadım. Belki de benim lisanımı anladığı içi, "Ne kadar üzgünüm bilemessin" diye cevap verdi. Bana sarıldı, beni çok huzurlu ve güzel bir yere göndermekte olduğunu anlatmaya başladı. Öyle bir yer ki, bir daha ne ihmal edilecek ne acı çekecek ne de kendimi korumak zorunda kalacaktım. Öyle bir yer ki sevgi ve ışık içinde, bu sefil dünyadandaha farklı güzellikte bir yerdi...

Son nefesimle kuyruğumu son bir kez sallayarak,"Nasıl yaparsın" derken onu kastetmediğimi anlatmaya çalıştım. Kastettiğim sendin, canımdan çok sevdiğim sahibim! Seni her zaman anacağım sonsuza dek bekleyeceğim, bunu bil. Son dileğim, hayatındaki herkesin sana benim gösterdiğim sadakati göstermesi.....

İşte bugün de okuduğumda gözyaşlarımı tutamadığım bu hikayeyi sizlerinde okumasını istedim. Çünkü hayvanlarında bir can taşıdıklarını ve onlarında acı çekebildiklerini ve duyguları olabileceklerini hepimizin bilmesini ve onlara karşı daha anlayışlı davranmamız gerektiğini düşünüyorum. Bir hayvan sever olarak. Lütfen evde baktığımız hayvanlarımız sokaklara ve barınaklara bırakmayalım, bir heves uğruna alıp atmayalım. Bakın bu fotoğraftakiler de evizimdeki yavrucuklarımız:))

24 yorum:

Aybike Ceylan dedi ki...

Cok duyarlisin Melek'cigim,
Bende cok severim ozellikle kopekleri, benim de vardi Ankara'dayken, onu kaybettigimizdeki matemi gormeliydin.

Sizin evdekilerde cok sekerler.
Guzel bir hafta sonu diliyorum ve sevgilerimi gonderiyorum.

keskinli dedi ki...

Rabbim sen kalbi kırıkların sığınağı, yolda kalmışların yoldaşı, sen yalnızlığıma arkadaş olan ve tüm gönüllerin dert ortağısın. beni benden uzağa at, senden uzağa atma. cumanız mübarek olsun.

Disalce dedi ki...

canım valla içim gitti...
sanki gerçekten köpekle konuştum....

üzüldüm yaa....

kızım çok hayvan istiyoru eve....ama aldırmıyorum....sonra bi problem olsa ayrılmak daha zor.....

en bşatan almıyorrum...

paylaşımın için teşekkürler....

Mutfaknotlari dedi ki...

günaydın meleğim nasılsın yazını henüz okumadım yorumu yazıp okuyacağım ilk satırları okudumm iyice okumam lazım görüşürüz şeker

bir dilim bir tutam dedi ki...

Hay Allah Melek, bu sabah beni aglattin yazinin son kismini zor okuyabildim.Gözüme bir kac sene önce hastaligindan dolayi doktora götürdügümüz kedimiz aklima geldi.Sabah beyimi ise yollarken o bakisi hic unutmam Sanki elvada diyordu! Sonra doktora gidildi cok gec kalindigi ögrenildi ve o igne!Eve bos kutusunla dönmek cok zor geldi.....Iste o ani hatirladim:-(

adigenisehilal dedi ki...

salya sümük okudum... çok üzüldüm yaaa... aklıma paspasım geldi... haberlerini alıyorum iiymiş gerçi ama kötü hissettim kendimi... neyse inşallah hayvansevmeyen insanlar belki biraz birşeyler anlar bu hikayeden... öptüm seni

adigenisehilal dedi ki...

bu arada kızların da çok güzel çıkmışlar... hepsi birbirinden artist... ama minişle bıdığa da nazar boncuğu al bence...

Feyza Fidan dedi ki...

Melek'cim yaa..Hüzün yaptırdın sabah sabahh bana :(((
Ama çok güzel bir yazı, belki birkaç hayvan sayende barınağa terk edilmeyecek ..
Canım benim, iyi hafta sonu tatili diliyorum sana..

Baharcicegi dedi ki...

Hikaye acikli bir sonla bitmis,hayvanlarin helede köpeklerin sahibine sadikligini herkes bilir.
Hayvan sevmeyen onlara eziyet edenlerin okumasi gereken bir hikaye.

Adsız dedi ki...

Canım gerçekten duyarlılığın için seni tebrik ediyorum.Bizde ailece bu tip konularda oldukça hassassız. Bizde dışarıya atılmış olan teriyel-kaniş karışımı köpeği sahiplendik. nasıl olmuşta kıymışlar bilmiyorum dünya tatlısı bir şey evin içinde bakamıyorum ama evimin üztünde terasta kulubesi var ve yiyeceği temizliği orda ypılıyor. Veteriner kontrollari aşılarına kadar hepsi yapıldı .sokaktan bir can kurtarılmış oldu herkesin duyarlı olup evinde olmasa bile kalan yemekleri kedi köpeklere vererek aç kalmaları önlenebilir . onlarında hayatı var onlarında canı var. bunu hiç bir zaman unutmayalım .
sevgiyle kal.

HULYA dedi ki...

Melek'ciğim,
İlk okuduğum zaman senin köpeğin sandım valla ama sonra başka bir köpeğin ağzından olduğunu anlayıp birazcık da olsa rahatladım ama çok da üzüldüm.Hayvanları bende çok seviyorum.Evde 1 kedi, 1 kaplumbağa ve akvaryum balıklarım var.Sokaktaki kedi köpeği ve de güvercinleri de besliyorum arada.Evim müsait olsa sokaktaki bütün hayvanları kuratracağım o kadar acıyorum ki onlara.Paylaşımın için teşekkürler.Senin kedişin ve köpüşün de çok şekermiş valla.allah nazardan saklasın.

Adsız dedi ki...

Aşk olsun Melekçim yaaaaaaaaaaaaaa.İki gözüm iki çeşme okudum yazıyı ve en başta köpeğinin fotosu olunca bir an için köpeğini verdin sandım...Ölüm kısmına gelince daha da bir kötü oldum.
Bir zamanlar benim de bir köpişim vardı :( Küçük ağbimin hepimizden habersiz satın aldığı tek gözü mavi bir dalmaçyalı.annem allerji ve astım sahibi artııı evde kedi köpek beslemeyi pek sevmeyen biri olarak(hijyen) 9 ay dayanabildi oğluşumuza.
11 yıl oldu köpişimiz gideli...
Ama sevgisi hala yüreğimde :(

Tijen dedi ki...

Melek'ciğim,
Ne kadar akıllılar değil mi? Ben de bir sene harika bir köpeğe bakmıştım, Bodrum'dayken. Onun muzurluklarını anlatsam uzar gider. Sonradan ölmüş Loco'cuğum.

DİDEM ÖZCAN dedi ki...

Melek'cim
:(( Gözlerim yaş içinde bitirdim yazını.Umarım hiç bir canlı böyle vicdansızlıklarla yüzyüze gelmez.
Senin miniklerde çok tatlılar gerçekten:)
Sevgiler......

Adsız dedi ki...

tutamıyorum gozyaslarımı cunku en eskı dostumu kaybedelı 2 sene olacak ekımın 15'ınde.dıle kolay tam 14 sene gule oynaya yasadı bızımle.o kadar uzun yasadı kı doktoru bıle sasırıyordu.ama son 1 senesı zor gectı.kalp hastası oldu sonra dıger organları bobregı vs.. yavas yavas ıflas etmeye basladı.ve 15 ekımde annemler benden habersız -o zaman ben hamıleydım ve bana bu yuzden soylemedıler-sevgılı oglumuzu canımızı uyutmak zorunda kalmıslar.bu o kadar buyuk bır acı kı Allah bunu kımseye yasatmasın.onun gozlerımızın onunde erıyısını gormek,cırpınıslarını...ve buna dayanamamak.veterınerın ''eger bunu yapmazsak en fazla 1 ay daha o da can cekıse cekıse ...''demesıyle son bulmus.
maxi'mi çok özlüyorum bu dayanılmaz bırsey.işte hayat boyle bırsey hamıle haberımı aldıgımdan 3 gun sonra oglumu kaybettım.bır oglum gıttı bır oglum geldı.
bunu ancak gercek hayvan dostları anlar.anlamayanlar garıpser kınar...
o yuzden cok agladım hıkayeyı okurken ....
sevgılerımle

yemek dedi ki...

Melek, insan hayvan vs. genel olarak haklara saygi duyalim. Biz haklar konusunda azami hasassiyet gösteren bir dinin mensuplariyiz. Nasil bu kadar vahsi ve hak hukuk tanimayan bir toplum olduk anlamiyorum. Cok basit bir kural, cevreni özümseyerek yasamak. Hepsi bu! Bana yapilsa ne hissedderim? Bu soruyu vicdanimiza sormak bu kadar zor mu bilmiyorum.
Sevgiler...

Ayşegül'ün tatlı rüyası... dedi ki...

Çok güzel yazmışsın Melek, eline sağlık. Hayvanları sevmeyen bence insan olamaz. Hayvanlarla ilgili yazılarını, kızlarının her zaman bekleyeceğiz. Kurban Bayramı'nda Denizli'ye gelmek niyetimiz var. İnşallah gelince kendilerini severiz. Sevgiler:)

adigenisehilal dedi ki...

senin elinde ve evinde kedi köpek olmak ne büyük şans... köpeğin ağzından hikayeyi okumadım bu sefer... her okuduğumda çok ağlıyorum çünkü:((... insanlar şu hayvancıklara sevmeseler bile eziyetten vazgeçerler inşallah...

Bir Dut Masalı - nUnU dedi ki...

onlarla yaşam harikadır.
çocukluğumdan beri onlarsız bir yaşam düşünmedim..
yaradanın bir lutfudur benim için.
yüreğine sağlık meleekciğim...

Adsız dedi ki...

meleğim sen ne güzel insansın yaa...

çok yaşa e mi..

duyarlı arkadaşım benim

Gezgin Köpek dedi ki...

Melek, yazı çok güzelmiş. Akşam akşam çok duygulandım. Nasıl olurda bırakır insan kızını, oğlunu. Düşünmek bile çok ama çok zor. Onların o kürklerinin altında sessiz dünyalarından bize tüm kalpleri ile sesleniyorlar.

Bu güzel paylaşım için teşekkürler.

Boncukçu dedi ki...

Anammm, sizin Minnoş pek akıllıymış ama, nasıl geçiniyorlar öyle ikisi:))

Adsız dedi ki...

selam melek hanım ben yazınızdan çok etkilendim sonuna yaklaşinca anladım olacakları ve allahım öyle bitmese dedimama bitti ben benimkadar hayvanları seven insanlarla tanıştıma sevindim benim 17tane muhabbet kuşum şilvestır adında bir kaplumbam süzi adında bir kaniş teriyelim cano adında birpekin ördegim ve 10 ysşinda kızım6 yaşinda bir oglum var tarsustan nevihayvanları insanlardan çok sevdimi açikça soyluyorm ben onlarda sebepssiz sevgi ve sadakat gördüm onlar gerçekten korunmaya ve sevgiye muhtaçlar ne olur birazdaha duyarlı olun melek hanım sadece ismi degil anladığım kadarıyla kendisi zaten bir melek

Nedir dedi ki...

Kedileri pek sevmem ama köpek, kuş ve balıkları çok severim. Evde bir muhabbet kuşu ve bir beta balığım var.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...